Makale
‘Dünya Gocunma Günü’nde ne yapmalı?
Öyle ise gocunma hakkını da elde bulunduruyorsunuzdur.
Yarası olmayan için hava hoştur daim.
Havalar ne olursa olsun bütün durumlardan hoşluk devşiren adamlardan korkmak gerekliymiş gibi bir kanaati besliyor içim.
Ne derseniz deyin, ben içime güveniyorum.
Hele bir de içim içime sığmıyorsa.
Yara hassasiyettir, keyfinizi kaçırır.
Her an birisi gelip yaranıza değecek diye kaygılanır, yara ne tarafınızda ise o yanınızı emniyette tutmaya gayret sarf edersiniz.
Gocunmasızlığın adeta mutluluğu yakalamanın birinci tezahürü gibi kabul edildiği bir çağda yaşıyoruz. Şikâyet etmek çok sevimsiz bir eylem.
Hatta çoğu kez şikâyet eden kişileri müzmin hoşnutsuz ve şükürsüzler kategorisine bile gözümüzü kırpmadan yerleştiriveririz.
Halinden memnun olanlar hiç ama hiç gocunmazlar.
Gocunulmayan ‘hâl’, ÅŸimdiki ÅŸu an yaÅŸanan zamandan baÅŸkası deÄŸildir.
İçinde yaÅŸadığı zamandan “hâl’den ÅŸikâyet etmeyenler sadece hali vakti yerinde olanlardır.
Oysa en müşteki ve en muteriz olunması gereken zamanlarda yaşıyoruz.
Yaşadığımız zaman olup biten her şeye şahit yazıyor hepimizi.
En keskin soruyu üstat Sezai Karakoç sormuÅŸtu lafı hiç evirip çevirmeden, direk gözlerimizin içine bakarak; “Bu dünyada olup bitenlerin olup bitmemesi için ne yapıyorsun?”
Bu soruya verebilecek geçerli bir cevabımız olmalı.
Dünya kan gölü, zulüm ayyuka çıkmış, sadece topraklar değil, kafalar ve kalpler işgal ediliyor.
Mesuliyet bilincine ulaşmış dünyanın insanları nerede?
Müslümanlar birbirlerini mezhep ve iktidar kaygısı ile öldürürken bu durumdan rahatsız olan, bu duruma gücenen ve gocunan insanlarımız neyin peşindeler?
Gözlerimizin ta içine bakarak sorulan ÅŸu soruya karşı acaba cevap verebilecek yüreklilikte kaç kiÅŸi var? “Söyleyin, aynada iskeletini görmeye kadar varan kaç, kaç kiÅŸi var ÅŸunun ÅŸurasında?” Bu bir Ä°smet Özel sorusudur ve cevabı dizenin içerisinde mündemiçtir.
Aynalar suretimizle birlikte aynaya bakma cesaretini de yutmuÅŸ sanki.
Özeleştiri yarayı keşfetmekle başlayıp, yaraya merhem olmak varken tuz ekmeye yeltenen her şeyden gocunmakla kıvama ulaşan bir süreçtir.
Elimizle ve dilimizle bertaraf etme safhalarını geçtik, hiç olmazsa dünyayı yaÅŸanmaz kılan zulüm sistemlerine, ÅŸer ÅŸebekelerine “buÄŸz” hareketi baÅŸlatabiliriz.
Nasıl mı? Gocunarak elbette.
Ivır zıvır her şeyin günün, haftasının olduğu bir dünyada senede bir gün de biz ilave etsek ne mahzuru olabilir ki?
“Dünya Gocunma Günü”
Nasıl, hiç fena durmuyor değil mi?
Not: ‘23 Åžubat Dünya Gocunma Günü’ çerçevesinde Türkiye Yazarlar BirliÄŸi Ä°stanbul Åžubesi’nde, yayınlanma çalışmaları devam eden Türkiye’nin en ciddi mizah dergisi olmaya aday “Yobaz” dergisi ekibi ile bir araya geleceÄŸiz. Saat, 18.30’da Sultanahmet KızlaraÄŸası Medresesi’nde. Yarası olanları bekleriz.
Henüz yorum yapılmamış.